14 Ocak 2007

Günebakan

Bahçe çiçeği
Her yıl hiç bıkmadan bahçenin çeşitli yerlerine ayçiçeği çekirdekleri eker, heyecanla onların büyümelerini beklerim. Bir de dik durabilseler... Kalın gövdelerine rağmen kafalarının büyüklüğü yerçekiminin gücüne karşı koyamaz, tüm gövde neredeyse toprağa paralel hale gelir. İplerle bağlamak da pek fayda sağlamaz. Gene de kuşlar ve arılar her ayçiçeğini sevgiyle yer bitirir. Benim derdim ekmek çünkü, yemek değil.


Ayçiçeği, Sonnenblume, Helianthus annus
Gündöndü
Günebakan
Şemşamer

Familyası: Bileşikgillerden, Korbblütengewaechse, Asteraceae


Ayçiçeği Halianthusgillerden olup bu gruba 70 bitki dahildir; bir yıllık gündoğdu olduğu gibi çok yıllık olanları da vardır. Eskiden Amarikalı Kızılderililer tarafından çeşitli rahatsızlıklara karşı kullanılmıştır. İspanyollar tarafından 1569 yılında Avrupa'ya getirilen bitki kısa zamanda Doğu Türkistan'a kadar oldukça geniş bir alana yayılmıştır.
Ayçiçeğinin taç yaprakları ateş düşürücü olarak ve gribe karşı kulanılmıştır. Ayçiçek tohumundan elde edilen yağ salata ve yemeklere katılır, ayrıca masaj yağı yapımında kullanılır. Bitkiye günebakan denmesinin sebebi, bitkinin kafasını güneşin yönüne doğru döndürmesidir. Helianthus sözcüğü, helios, yani güneş ve anthos, yani çiçek, yani güneşçiçeği anlamına gelir, annus kelimesi ise bir yıllık anlamına gelir.
Botanik: Bir yıllık bir bitki olan Ayçiçeği 1-3 metre boyunda dikine yükselen bir bitki olup nadiren çatallaşır. Yaprakları alttan üstte doğru yükseldikce büyür. Uzun bir sap üzerinde kalp veya üçgen şeklindeki yapraklar, koyu yeşil renkli kenarları kertiklidir ve ortada bir anadamar bulunur. Çiçekleri 10-40 cm genişliğinde tepsi şeklinde geniş bir kafa olup kenarların 1-3 sıra dizilmiş dil şeklinde 30-70 adet 5-10 cm uzunluğunda altın sarısı renkli ve ortada boru şeklinde çiçek yaprakları vardır. Burumsu çiçekler sarımsı esmer renkte ve de oldukça çoktur.
Yetiştirilmei: Ayçiçeğinin yetiştirilmesi oldukca kolay olup Nisanda ayçiçek tohumları (çekirdekleri) tarla veya bahçelere ekilir.
Hasat zamanı: Çiçekleri (taç yaprakları ) çiçek açmaya başladığı andan itibaren toplanır ve kurutulduktan sonra özel kaplarda muhafaza edilir. Ayçiçek çekirdeklerinin toplanması olğunlaşan kafalar Eylülden Ekime kadar toplanır döğülerek çekirdekleri çıkarılır ve kurutulur vede çekirdek kabuklarının soyulup tohumlarından yağ eldeetmek için fabrikalara gönderilir.
Araştırmalar: Ayçiçeğinin kökü ve yağı ile çeşitli araştırmalar yapılmıştır ve bu araştırmalardan bazıları:

1-) Çernobil'deki atom santralinde 1986 yılında meydana gelen kaza, Türkiye'den Almanya'ya kadar çok geniş bir alanda Uranyum zehirlenmesine sebep olmuştur. Bu zehirlenmenin ortaya çıkardığı radioaktif maddeleri, yan Stransiyum (Strantium) ve Sesyumu (Cassium) topraktan ve sudan arıtmak için Çernobil civarındaki göletlere Ayçiçeği ekilmiştir. Yapılan bu araştırmalarda daha önce 200 mikrogram/litre radioaktif madde içeren sularda bu oran 20 mikrogram/litre’ye düşmüştür. Böylece Ayçiçeği kökünün radioaktif maddeyi topladığı ve çevreyi arıttığı tesbitedilmiştir. (ZP.2.98.66 ve NH.4.97.198)
2-) Yağ tedavisi: Dr. F. Krah Ayçiçek yağından 2 kahve kaşığını ağza alarak 10 dakika gargarası yapılır ve buna günde 3-5 defa 4-6 hafta süreyle devam edilirse birçok hastalığa karşı iyi geleceği iddia etmiştir. Fakat bu iddiaların herhangi bir üniversite kliniğinde tedavi denemesi yapılmamıştır. Ben denediğimde yağın renginin değiştiğini gördüm. (NH.8.96.488)
Geniş bilgi için www.alternatif-tip.net'a bak


Güneş Tanrısı Helios Efsanesi

Antik Yunan'da her doğa olayı, hatta güneş ve ay da tanrılaştırılmıştı. Güneş tanrısının adı Helios'tu. Helios da, tıpkı diğer tanrılar gibi zaman zaman gök katından yeryüzüne iner, sevgili çiçeklerini yoklarmış. Bu yolculuklarından birinde güzel bir çoban kızına rastlamış. Kız, kırların ortasında bir taşa oturmuş , kendine çiçeklerden bir taç örüyormuş. Helios bir süre kendini göstermeden kızın hünerli ellerini seyredalmış. Kıza gelince, elindeki tacı bitirip tam kafasına yerleştirecekmiş ki yakışıklı bir delikanlı kılığına girmiş güneş tanrısının farkına varmış. O an birbirlerinden hoşlanmışlar. Birbirlerini görmeden gün geçirmez olmuşlar.
Bu buluşmalar gözü güneş tanrısında olan bulutlar tanrıçasının hiç hoşuna gitmiyormuş. Birkaç kez Helios'tan bu buluşmalara son vermesini rica etmiş ama faydasız. Bakmış iş çığrından çıkacak, etekleriyle dünyayı gözlerden gizlemiş, bulutlar yüzünden Helios dünya yüzüne inemez olmuş. Kısa zamanda çoban kızı da unutmuş gitmiş.
Çoban kıza gelince, günler günleri, aylar yılları kovalamış, kız o delikanlıyı bir türlü unutamamış.
Günlerden bir gün gene taşa oturmuş, gökyüzüne bakarken bulut tanrıçası yanında belirmiş. Tanrıça çok öfkeliymiş. 'Seni aptal ölümlü yaratık, sen kim oluyorsun da özlemle güneşe bakıp duruyorsun. Sen ona layık değilsin. O da zaten seni çoktan unuttu gitti' demiş. Bunu duyan kızın dünyası başına yıkılmış, üzüntüden kalbi çat demiş çatlamış. Ama ölürken bile gözlerini gökyüzünden alamamış. Tanrıların babası Zeus çoban kızın bu derin aşkından çok etkilenmiş. Bu yüzden kızı tıpkı güneşe benzeyen bir çiçeğe dönüştürmüş.
Çiçek bugün bile bakışlarını hiç güneşten ayıramaz. Kafasıyla onun hareketini izler durur.