21 Ekim 2008

Phoenix

dev çalı


Bahçemizde yaşamasına izin verdiğimiz yegane palmiye türü. Palmiyelere karşıyız çünkü tropiklerle alakası olmayan bu bölgede dibine gölge vermeyen bu bitkilerin turist çekmekten öte bir anlam taşımadığını düşünürdük. Ne de olsa ne Arabistan çöllerindeyiz ne de Hawai'de... Oysa öğrendiğime göre sadece bizim bu bölgeye özgü (yani endemik) bir palmiye türü varmış: Phoenix theophrasti. Girit Adası, Yunanistan'ın güneyi ile Datça ve Bodrum yarım adalarında yetişen bir palmiye türü. Demek palmiye yalnızca tropikler demek değilmiş. Demek ki artık palmiyelere kızmıyoruz (tabii diğer ağaçların arasına ekildikleri sürece; sıcak asfalt kenarlarında bilmem kaç metre yükselip güneşle bizi başbaşa bırakmadıkları sürece).
Bizim bitkiye gelince.
İlk ektiğimde uzunlukları 40-50 cm ya vardı ya yoktu. Beş sene içinde belki 5 metre olmuşlardır. Evin yaz kış güneşten mahrum kalmayan bir bölgesindeler. Ayrıca kendi sularını da tedarik edebilecek durumdalar (komşumuzun sokakta halı ya da süt güğümleri yıkama merakı sağ olsun). Bizi hiç üzmüyorlar. Ne hastalık ne başka bir şey. Soğukmuş, donmuş, umurlarında değil. Ne tepelerinden geçen asma ne de eteklerinde uzanan Cezayir menekşeleri. Alabildiğine mutlulular. O kadar ki bu sene meyve bile verdiler. Tatmadım. Alt dallarını keserken dikkat etmek gerekir. Yaprak zannettiğim şeyler meğer mızrakmış. Arecales düzeninden Arecaceae (palmiyegiller) ailesine mensup da anladığım kadarıyla ailenin ve düzenin tek ferdi o. Tabii türleri muhtelif.