11 Şubat 2009

Türkmen Güzeli

çalı

Türkmen Güzeli, nam'ı diğer Japon Ayvası (Chaenomeles japonica) ile bu yörede tanıştım. Kışın son demlerinde, her yer şakır şakır yağan yağmurdan sırılsıklam, gökyüzünün griliği ise artık kasvetin en koyusuna yol açmışken birden hiç alakasız bir yerde, kocaman bir çalı nar çiçeği renginde çiçekleriyle ilkbaharın tüm o renk cümbüşü içinde ovaya hakim olacağı günleri müjdeliyordu sanki. Narin, canlı, kırılgan, parlak... (O kadar ki nedense fotoğraf makinem bir türlü kabul edemiyor.
Japon ayvası tıpkı yakın akrabası, bildiğimiz şu ayva gibi gülgillerden (Rosaceae) ama bu ailenin diğer fertlerinin aksine hiç de nazlı değil. Hastalanmıyor, böcekleri de yanına yaklaştırmıyor, en azından bizim bahçede. Söylentilere göre dona, hava kirliliğine karşı da aynı şekilde çok dayanıklıymış.
Bu kadar erken açan her bitkide olduğu gibi Türkmen güzelini de ancak çiçekler geçince budamak gerekiyor, o da meyve vermesi istenmiyorsa. Aslında en iyisi kendi haline bırakmak. Çünkü çiçekli hali ne kadar gösterişliyse yapraklı hali o kadar sıradan. Alt tarafı hafif dikenli bir çalı diyesi geliyor insanın. Sonra meyveler olgunlaşıyor. Mini ayvalar, sarı sarı... Ve bu ayvalar yapraklar döküldüğünde bile sarı sarı parlamaya devam ediyor, çok soğuk geçmeyen tüm kış boyunca. Tabii ayvalar yenmiyor. Reçeli yapılabiliyormuş ama...
Bu yürede Türkmen güzeli diye niye adlandırılıyor, bilmem ama anavatanı olarak Doğu Asya gösteriliyor, Çin, Japonya ve Kore.
Bonsai adaylarım arasında Türkmen güzeli de var.
Bitkinin genelde bilinen türü dışında, bodur, yayılıcı özellikteki Chaenomeles speciosa isimli bir kardeşi de varmış.

Hiç yorum yok: