03 Haziran 2009

Begonya


Evlerimizin vazgeçilmez çiçekleri begonyaları salatalık, kavun, karpuzla bir tutmak mümkün mü? Bitki sınıflandırmasını yapanlara göre mümkün. Begonyagiller (Begoniaceae) olarak Cucurbitales takımına sokulmuşlar. Oysa yaprakları bile ne kabağa ne karpuza benziyor. Begonyalar kendi aralarında da birbirlerine hiç benzemiyor. Ayrıca yer altındaki kökleri de birbirinden farklı: İpliksi köklü ve küçük çiçekli begonyalar (örneğin Brezilya kökenli Begonia semperflorens); çok büyük çiçekli yumru köklü begonyalar ve rengarenk süslü büyük yapraklı, kök saplı begonyalar. 1500 farklı türü var. Koleksiyon meraklıları için bire bir. Yaprak güzellikleri gözönüne alındığında yapanları kesinlikle anlıyorum.
Begonyaları hep sevmişimdir. Özellikle meşe begonyasını (Begonia corallina?). Görmeye alıştığım canlı ve heybetli formuna ne yazık ki bu iklimde bir türlü kavuşamadı. Taze yapraklar hep çıkıyor da alttaki yapraklar hemen dökülüveriyor. Önce bunun bitkiyi kışın da dışarıda bırakma inadımdan kaynaklandığını düşündüm. İçeri aldım. Sonuç gene aynı oldu. İki ayrı saksıya ektim, birini hep dışarda bıraktım, birini hep içerde. Ölmediler ama muhteşem de olmadılar. Bu yıl farklı bir yöntem deniyorum. Mevsimlerden yaz olduğuna bakmayıp bir saksıyı içeri aldım, aydınlık ama güneş görmeyen bir yere. Diğerini dışarda, sabah güneşinin ancak şöyle bir yalayıp geçtiği bir köşeye koydum. Sonucu merakla bekliyorum. Galiba işin sırrı sulamada. Saksıdaki toprak neredeyse kupkuru olduğunda su vermek ama toprağın iyice kuruyup kalmasına da izin vermemek. Tropikal bölge çiçekleri olmalarına karşın güneşten pek hoşlanmadıklarını da yeni öğrendim. Bol ışık olacak ama güneşin sıcaklığı yapraklarına değmeyecek.
Hem meşe hem servi begonyasının (Begonia albopicta?) iyi tarafları, çoğaltılmalarının çok kolay olması. Tıpkı sardunyalar gibi neredeyse tek bir yaprağı toprağa batırmak yetiyor.
Bu arada başka tür bir begonyanın bahçede bordür olarak kullanıldığını eklemeliyim. Denemedim.

Hiç yorum yok: