26 Ekim 2009

Kocakarı Hikmetleri 2

Hikmetlere devam*:


Kuşlar
Kümes teli çok pahalı olduğundan meyvelerimizin üstünü örtmek için naylon ağlar kullandık. Sincaplar dallara oturup ağda güzelce delikler açtı, kuşlar da rahatça içeri girdi, gören ağacı kocaman bir kuş kafesine dönüştürdüğümüzü sanır. Büyük annelerimizin yöntemlerine başvurup ağaçların arasında siyah kırnap gerdik. Kuşlar bu tür iplerle gökyüzü arasındaki mesafeyi tahminde zorlanır, aniden uçmaları gerektiğinde kanatlarıyla ipe takılmaktan korkar. Bir ürkütme yöntemi işte. Dallar rüzgarın etkisiyle ileri geri sallandığında ya da içeri (gözüpek) bir kuş girdiğinde naylon ip kolay kolay kopmaz.
Deneyimli kocakarılara göre kuşların genelde talan ettiği çuha çiçeği ve sarı çiğdem, lavanta çalısının dibine ekildiklerinde kuşların saldırısına uğramıyor. Biz lavantayı böğürtlenlerimizin, hatta çileklerimizin arasına ekmeyi düşünüyoruz. Denemekten zarar gelmez. Ama çileklerin büyüklüğünü ve tadını başka yerde yetişen çileklerle karşılaştıracağız çünkü çilek çabuk küser, bu kadar yoğun kokulu bir bitkinin yakınında olmasına kızabilir.

Kediler
Bahçesever bir arkadaşımız kedi naneleri üzerinde yuvarlanan, en güzel Alp çiçekleri üzerine yatıp güneşlenen komşunun kedisinden şikayetçiydi, sonunda ünlü bir gazeteye yazdığı yazıdan bu işe bir çare bulduğu anlaşılıyor: Çimin üstüne bir bisiklet lastiği konulmalı. Kediler bunun bir yılan olduğunu zannedip bir daha o bahçenin yanına bile uğramıyorlar.

Çiçek düzenlemek
'Buket yapma meraklıları bahçesini gözünden sakınanları zorlar' derdi eski botanikçiler, tabii eğer o günlerde de sap çiçek merakı olsaydı. Eski bahçelerin büyük kısmı o günlerde muhtemelen 'serpilecek otlar'a ayrılmıştı, halılar ortaya çıkmadan önce bu otlar ince samanla karıştırılıp hem kokusu hem de fareleri, bitleri, pireleri kaçırmak için her yere serpilirdi.
Bütün suç Hollandalı çiçek ressamlarında. 'Lale çılgınlığı' döneminde muhtemelen soğanların daha iyi pazarlanması amacıyla vazolara çiçekleri ilk dolduranlar onlardı.Üç dalla gerçek sanat eserleri yaratan Japonları çiçek satıcıları hiç sevmiyor olsa gerek. Sap çiçek meraklısı olup da bahçıvan olmayan bir insanın asla eline makas ya da bıçak tutuşturup bahçeye salmayın, özellikle çiçekli çalıların yanına. Bahçede çiçek kalmasını istiyorsanız tek yapacağınız (ayak kelepçeleri de yasaklanmış olduğuna göre) eve doldurulmuş çiçeklerin suda uzun zaman taze kalmasını sağlamak ki yeniden bahçeye taaruzda bulunulmasın.
Aralarına yüksükotu yerleştirilmiş bir demet çiçek suda çok uzun taze kalır. Özel bir kompozisyon nedeniyle yüksük otu görmek istemiyorsanız, yüksükotlarını suya katın. Bunun için bir avuç yaprak ve çiçeğin ya da henüz çiçek açmamışlarsa yalnızca yaprakların üstüne kaynar su döküp bir gece bekletin. Diğer bir yöntem suyun içine madeni para atmaktır. Düğün çiçekleri için vazonun suyuna şeker ekleyin, nergisler içinse suya odun kömürü ya da kafuru atın. Kasımpatının kesilmiş uçlarını önce sıcak suya, hemen ardından çok soğuk suya batırın. Laleler kesilir kesilmez önce gazete kağıdına sarılıp birkaç saatliğine boğazına kadar suda tutulmalı. Nergisleri (diğer bitkiler için zehirli bir madde salgılar, hatta bazı insanlar bile elledikleri an kabarır) mümkünse başka çiçeklerle birlikte vazoya koymamak gerekir. Ama mutlaka konulması gerekiyorsa bir saat ayrı bir suda bekletilmeli, sonra çalkalanmalı. Düğün çiçekleri, glayörler ve aslanağzının en üst gözü koparıp atılmalı.
Funda vazoda susuz haftalarca taze kalır, ne çiçekleri solar ne de yaprakları dökülür, kış ya da erken bahar türleri özellikle. Forsythia ve kış yasemini çiçekleri henüz gonca halindeyken kesilirlerse daha uzun suda kalırlar ve onları da önce sıcak suya batırmak gerekir. Her şeye karşın çiçek açan çalılardan çiçek kesilmesi gerekiyorsa aman yalnızca çiçek açan dal ucu kesilmesin. Eski dalda iki göz kalacak şekilde çiçek açan tüim ucu kesmek gerekir.

Mutfak Çöpleri
İnsanın yediği her şey bitkiler için yararlıdır. Havyar bile iç huzuryla balık ununa karıştırılabilir. Sebzelerin dış kabukları kompoze yığınına karıştırılmadan doğrudan yeşil gübre olarak kullanılabilir; ya küçük küçük doğranmış olarak iki kürek derinliğe ya da bir şey ekilmeden aylar öncesi bir karış derinliğe sererek. Mutfak lavabosunun gideri doğrudan kompoze yığınına akıtılabilir, tabii tabaklardaki et artıkları hariç, yoksa tilkiler, hatta bazen köpekler de et kokusunu aldıkları an tüm yığını hallaç pamuğu gibi atarlar. Bir türlü anlam veremediğimiz bir gariplik de kompoze yığının üstüne attığımız kahve telvelerine hiçbir hayvanın ilgi göstermemesi, telveyi filtre kağıdıyla attığımızda ise telvenin son zerresine kadar yalanıp tertemiz kalmış filtrenin oraya buraya atılması. Bunu tilkilerin bilerek yaptıklarından şüpheleniyoruz. Bize öyle geliyorki tilkiler kendi aralarında şöyle konuşuyorlar: 'Şimdi tavuk yemeye yukarı çiftliğe çıkalım, kahvemizi Boland'larda içeriz.' Ama bir zoolog bize bu konuda saçmaladığımızı söyledi.

Çay yaprakları
Kocakarılar çay yapraklarına bakıp kehanetlerini yaptıktan sonra onları dikkatlice kaldırır ve zamanı geldiğinde kamelyalarının altına gübre olarak koyar. Kamelyalar buna bayılır.

Süt
Süt şişelerini yıkamak gerektiğinde önce ağzına kadar su doldurup onları iyice çalkalayın. Bu sıvı her türlü saksı için harikulade bir gübredir. Yalnız saksılar değil, bahçe de bundan yararlanabilir. Ev duvarı boyunca yükselen sarmaşıklar kurumaya çok müsaittir. Böylece ev kadınının elindeki şişeleri yıkamak için fazla uzağa gitmesine gerek kalmaz

Sabunlu su
Modern bulaşık sabunları çıkmadan önce kocakarılar sabunlu suyun (özellikle soda içeriyorlarsa) çiçek ve sebze tarhlarına dökülmesini tavsiye ederlerdi, özellikle lahanalara çok iyi gelirmiş. Foseptik çukurlaru olup da bizim gibi modern tozları kullanmayı reddedenler, bu çabalarının mükafatını da bu şekilde almış oluyor.

Muz kabukları
Güllerin altındaki toprağa karıştırılan muz kabuklarının güllere çok iyi geldiği hep söylenegelmiştir. Bilim adamları bugün bunu doğruluyor, hızla çürüyen muz kabukları toprağı kalsiyum, magnezyum, kükürt, fosfor, sodyum ve silisik asit açısından zenginleştirirmiş.

Bira
Alışverişe gitmek için hep bindiğimiz otobüste rastlaştığımız Charlie bir keresinde bize ev yapımı biranın artıklarını mutfak camından dışarı boşalttığını anlatmıştı. Dışarda bir sürü çalı gülü varmış. Diğerleri eskisi gibi ağır aksak gelişirken tam cam önünde duran bir tanesi 6 metre 15 santim gibi muhteşem bir boya ulaşmış, öyle ki BBC'den bir adam bu görkemi görmeye bile gelmiş. Bira şişeleriniz dibini de tıpkı süt şişelerinin dibi gibi bahçede çalkalayıp yıkayın. Bahçeniz size teşekkür edecektir. Sanırım birada tüm numara içerdiği bira mayasında.

Ayakkabı
Eski deri çizme ya da ayakkabılarınızı çöpe atmak yazıktır, iyisi mi onları da bahçeye gömün. Deri yararlı şeylerle doludur ve zamanla çürür gider (o korkunç lastik ya da plastik taban hariç, onları da daha sonra alıp çöpe atmalısınız). İnsan terindeki tuzun da yararlı olduğunu belirtelim.

Yumurta kartonları
Yumurta kartonlarınızı iade etmeyin, sakın çöpe de atmayın. Tohum filizlendirmek için daha uygun bir kap bulamazsınız, üstelik de bedava.

Eski Naylonlar
Eski naylonlar sağlam ve esnektir, genç fidanları bağlamak için daha iyisini bulamazsınız.

* * *

Bütün bunları okuduktan sonra  dolup taşan çöp kovalarından şikayetçi olan kaldı  mı? Özellikle bizim gibi çöpleri arabayla en yakın konteynere kadar (ki bu, en az 45 dakika yürüme mesafesi demek) taşımak ya da haftada bir köye gelen çöp kamyonunu beklemek zorunda olan (o da kapıya kadar gelmiyor ama taşıma mesafesi hiç değilse 3 dakika) insanlar için ne büyük bir rahatlık: At bahçeye, göm bahçeye, herkes ve her şey memnun. Bizim köy halkı bu durumda ne yazık ki yakmayı yeğliyor. Eh, onun da en azından külü işe yarar...

* The Old Wives Lore, Maureen ve Bridget Boland

Hiç yorum yok: