Çalı
Ailemizin en sevdiği çiçekler sıralamasında en başlarda gezen mine çalısı (Lantana camara) her açıdan ilginç bir çalı. Her şeyden önce renkleri... Sarı-kırmızı, pembe_sarı, düz sarı, düz beyaz... Bir kere açmaya başladılar mı neredeyse ilk soğuklara kadar hiç durmuyorlar. Bu arada renkler örneğin sarı ağırlıklı başlayıp kırmızı ağırlığa dönüşüyor (yanar döner adını buradan almış olmalı). Dallarda aynı anda hem çiçek hem meyve olabiliyor.Çift renkliler genelde yüksek çalılar oluştururken tek renkliler daha ziyade yer örtücü ya da daha küçük çalılar olarak boy gösteriyorlar.
Özellikle yüksek çalı olabilenler aynı zamanda çok muntazam çitler oluşturabiliyor çünkü budamaya bu kadar neşeyle yaklaşan başka tek bitki herhalde ligustrumdur.
Mine çalılarının dayanamadıkları tek şey susuzluk. Hemen yapraklarını sarkıtarak protestoda bulunuyorlar. Güneşten de hiç şikayetçi olmuyorlar.
Çoğaltmak için de tek yapılması gereken, budama artıklarını toprağa batırmak.
Bütün bu özellikler, bakım kolaylığı, her türlü toprağa gösterdikleri uyum, her türlü kesime tahammül, mine çalılarını bonsai severler için de vazgeçilmez bir bitki haline getiriyor. Kışları çok soğuğa yapraklarını tümüyle dökerek tepkilerini gösterdikler gibi evin içinde fazla sıcak ya da fazla güneş görmeyen bir yere alındıklarında da aynı tepkiyi gösterdiklerinden ben onları bir güney duvarının fazla rüzgar da almayan bir köşesinde dışarda bırakmayı yeğliyorum. Tek dikkat ettiğim şey, fazla suya boğmamak, gene de susuz kalmamalarına dikkat etmek. Don olacağını bildiğim geceler susuz bırakmaya özellikle dikkat ediyorum. Yazlara gelince. Saksıdaki mine çalıları suya bir türlü doymadıkları için onları, özellikle çok sıcak aylarda, günün sadece birkaç saatini tam güneş altında geçirecekleri yarı gölge yerlere yerleştiriyorum. Ayak altında da olmaları gerek çünkü sık sık tepe uçlarını koparmak gibi sevdiğim bir işlemi ancak öyle yerine getirebiliyorum.
Mine çalısının bir diğer özelliği de yaydığı koku. Pek çok insanın yanı sıra böcekler de bu kokudan rahatsız olduğu için kopardığım yapraklardan böcek ilacı yapıyorum. Birkaç gün suda beklettikten sonra 'zararlı' böceklerin musallat olduğu bitkilere sıkıyorum, böceklerin çoğu göç ediyor.
Bitkinin diğer bir özelliği de mensup olduğu sülale. Bildiğimiz verbeneler dışında zeytinden yasemine, ada mercanından kekik naneye, acem borusundan limon nanesine kimler yok ki...