çit, sarmaşık
Latinlerle ilgili okurken özellikle bir konu beni çok mutlu etti. Renklerini dijital kamera ile yakalamak neredeyse mümkün değilmiş. Gerçekten de tüm çabalarım hep boş. O parlaklığı, o sıcaklığı resimlere bir türlü yansıtamıyorum.
Tıpkı yakın akrabası kapari gibi Latinçiçeği (Tropaeolum majus) de süslü olduğu kadar yenilebilir bir bitki. Yaprağından tohumuna, her yeri yeniyor. Yazdıklarım boş laf olmasın diye ağzıma bir çiçek attım. Gerçekten leziz. Roka ile hardal karışımı. Zaten esas olarak salatalarda kullanılması tavsiye ediliyor. Taze tohumları da sirkeye yatırılıp tıpkı kapari gibi kullanılabilirmiş.
Latinçiçeği (kapuçin de denirmiş) gübresiz, zehirsiz bir sebze bahçesinde mutlaka yer almak zorunda. Karıncalar, salyangozlar, hatta fareler bu çiçeklerin oluşturduğu çiti aşıp sebze bahçesine dalamıyorlarmış. Yaprak bitleri ise, tam tersine, bu bitkiyi o kadar seviyorlarmış ki, fırsat bulup örneğin güllere atlayamıyorlarmış. Lahana kurtları da öyle. Küf mantarı oluşumu da içerdikleri birtakım maddeler yüzünden engelleniyormuş.
Anavatanları Güney Amerika olan Latinçiçekleri esas olarak tohumdan üretiliyor. Yerinden söküp başka bir yere dikilince tutmuyor dense de ben denedim, oldu. Toplanan tohumları kurutulup saklanıyor. Şubatta ekiliyor. Ekmeden önce ılık suda ya da daha iyisi papatya çayında bekletmek daha iyi netice verirmiş. Kuruyan çiçekleri toplanırsa uzun zaman çiçekli kalıyor. Nisan sonundan kışa kadar. Sonra bitki gözden kayboluyor. Ocak ayında ilk yapraklar, derken eskisinden daha gür bir çit gene karşımızda. Çok çiçek açması isteniyorsa fazla verimli bir toprağa dikmemek gerekiyor. Suyu seviyor, susuzluğa da fazla itiraz etmiyor. Güneş de seviyor, gölgeye de itirazı yok. Kısacası hem zahmetsiz hem faydalı hem de güzel. Bir bahçe daha ne ister... Üstelik çok hoş bir kokusu da var...
Tıpkı yakın akrabası kapari gibi Latinçiçeği (Tropaeolum majus) de süslü olduğu kadar yenilebilir bir bitki. Yaprağından tohumuna, her yeri yeniyor. Yazdıklarım boş laf olmasın diye ağzıma bir çiçek attım. Gerçekten leziz. Roka ile hardal karışımı. Zaten esas olarak salatalarda kullanılması tavsiye ediliyor. Taze tohumları da sirkeye yatırılıp tıpkı kapari gibi kullanılabilirmiş.
Latinçiçeği (kapuçin de denirmiş) gübresiz, zehirsiz bir sebze bahçesinde mutlaka yer almak zorunda. Karıncalar, salyangozlar, hatta fareler bu çiçeklerin oluşturduğu çiti aşıp sebze bahçesine dalamıyorlarmış. Yaprak bitleri ise, tam tersine, bu bitkiyi o kadar seviyorlarmış ki, fırsat bulup örneğin güllere atlayamıyorlarmış. Lahana kurtları da öyle. Küf mantarı oluşumu da içerdikleri birtakım maddeler yüzünden engelleniyormuş.
Anavatanları Güney Amerika olan Latinçiçekleri esas olarak tohumdan üretiliyor. Yerinden söküp başka bir yere dikilince tutmuyor dense de ben denedim, oldu. Toplanan tohumları kurutulup saklanıyor. Şubatta ekiliyor. Ekmeden önce ılık suda ya da daha iyisi papatya çayında bekletmek daha iyi netice verirmiş. Kuruyan çiçekleri toplanırsa uzun zaman çiçekli kalıyor. Nisan sonundan kışa kadar. Sonra bitki gözden kayboluyor. Ocak ayında ilk yapraklar, derken eskisinden daha gür bir çit gene karşımızda. Çok çiçek açması isteniyorsa fazla verimli bir toprağa dikmemek gerekiyor. Suyu seviyor, susuzluğa da fazla itiraz etmiyor. Güneş de seviyor, gölgeye de itirazı yok. Kısacası hem zahmetsiz hem faydalı hem de güzel. Bir bahçe daha ne ister... Üstelik çok hoş bir kokusu da var...
Latinçiçeğigiller familyasının örnek bitkisidir. Anayurdu Latin Amerika'daki serin And Dağları bölgesidir. Gösterişli çiçekleri ve yaprakları nedeniyle dünyaya yayılan latinçiçeği, ülkemizde de bazı yerlerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. 40 türü vardır. Boyları 40 cmden başlayıp kimi tırmanıcı türlerinde metrelerce uzayabilir. Türüne göre latinçiçekleri bir ya da çokyıllık otsu bitkidir. Işınsal damarlanma özelliği gösteren yuvarlağımsı biçimli gök yeşili yaprakları nilüfer çiçeğinin minik yapraklarını andırır. Hoş kokulu parlak çiçekleri, kızıl, turuncu, sarı, maun ve krem renginde olabilir. Çiçeğinin üstteki taçyaprağı nektar arayan sinekkuşunu anımsatır. Bitkinin tohumları fasulye iriliğinde olup kuruyunca minik yerfıstıklarına benzer. Bitki, tohumuyla çoğalır.
İçerdiği yararlı maddeler arasında C vitamini, glükosilinat, hardal yağı ve ne olduğu bilinmeyen bakteri yok edici bileşikler bulunur. Bitkinin yaprak, çiçek ve yakıcı lezzeti olan çiçek tohumları salata olarak yenilir. Körpe çiçek tomurcukları ve yeşil durumdaki tohumları turşu yapılarak tüketilir.
Etki ve Kullanım:
Latinçiçeğinin yaprak, çiçek ve çiçek sapları, yaz ortasından sonbahar ortalarına kadar toplanır. Yaş olarak kullandığında, etkili tıbbi özellikler taşır. Tıbbi etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir:
� Beden içinde herhangi bir bakteri enfeksiyonu varsa, özellikle solunum yollarındaki rahatsızlık, bronşit, grip ve soğuk algınlığı gibi durumlarda etkilidir.
� Son zamanlarda bazı uzmanlar, kadın üreme organlarındaki enfeksiyonlarda da latinçiçeğinin etkili olduğunu savunuyorlar.
� Ayrıca bitkiden hazırlanan infüzyonun saç ve tırnakların ana maddesi olan keratini güçlendirdiği, saç dökülmeleri ve tırnak kırılmalarını önlediği öne sürülüyor.
Bütün bu durumlar için 1-2 tatlı kaşığı taze yaprak, çiçek ve çiçek sapı karışımı üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek hazırlanan infüzyon, günde üç kez birer bardak içilir.
� Latinçiçeği özellikle bakterilerden oluşan yerel enfeksiyonlarda güçlü bir mikrop kırıcıdır. Bunun için yaprakları ezilerek hazırlanan yara lapası ya olduğu gibi ya da bir tülbentin içine konularak kompres şeklinde şikayet edilen yerlere dıştan uygulanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder